set one&

(notary public) to set one's and sign

imza vazetmek Fiil

fool about with one's wireless set

radyosuyla kendini eğlendirmek Fiil

get a station on one's radio set

radyoda bir istasyon bulmak Fiil

have one's hair set

saçına mizanpli yaptırmak Fiil

have one's hair set

mizanpli yaptırmak Fiil

have one's heart set on

can atmak, çok istemek, bütün kalbiyle arzu etmek, bütün ümidini …'e bağlamak, aklına koymak, kararlı

have set one's heart on doing sth

bir şeyi yapmayı kafasına koymak Fiil

put to set one's pen to paper

kaleme sarılmak Fiil

put/ set/get one's back up

kızmak, canı sıkılmak, tepesi atmak, küplere binmek.
She gets her back up whenever her younger brother

put/set one's hand to the plow

bir işe gayretle girişmek.

put/set one's house in order

işini düzene sokmak/yoluna koymak/düzeltmek.

set a high value on one's time

zamanına fazla değer vermek Fiil

set a tenth of one's salary each month

her ay maaşının onda birini bir kenara koymak Fiil

set a value (up) on something to rate one's services at a high value

bir şeye değer biçmek hizmetlerine yüksek değer biçmek Fiil

set about one's packing

toplamaya başlamak Fiil

set apart so much out of one's savings

tasarrufundan belli bir miktarını ayırmak Fiil

set aside a part of one's income

gelirinin bir bölümünü ayırmak Fiil

set aside part of one's income

gelir inin bir kısmını bir tarafa koymak Fiil

set aside part of one's income

gelirinin bir kısmını bir tarafa koymak Fiil

set back on one's heel

şaşkına çevirmek.

set down one's success to hard work

başarısını çok çalışmaya borçlu olmak Fiil

set forth one's final opinion in scathing terms

rest çekmek Fiil

set forth one's political views

siyasal görüşlerini meydana koymak Fiil

set off one item against the other

bir muhasebe kalemini bir başkasına mahsup etmek Fiil

set one person to another

kurmak Fiil

set one's affairs in order

işlerini düzene koymak Fiil

set one's face against

şiddetli bir şekilde karşı çıkmak Fiil

set one's face against (doing)

karşı çıkmak Fiil

set one's face for home

eve doğru yöneltmek Fiil

set one's hand to a document

bir belgeye imza atmak Fiil

set one's hand to a document

bir belgeyi imzasıyla tasdik etmek Fiil

set one's hands to a task

bir işe el atmak Fiil

set one's heart on

(ele geçirmeye/yapmaya) azmetmek.
be set on sth: bir şeyi aklına koymak, canı çok istemek.

set one's heart on becoming an engineer

mühendis olmayı kafasına koymak Fiil

set one's heart on money making

para kazanmaktan başka bir şey düşünmemek Fiil

set one's heart on sth

bir şeyde gönlü olmak Fiil

set one's heart on sth

bir şeyi kafasına takmak Fiil

set one's heart on sth (doing sth)

can atmak, çok istemek, bütün kalbiyle arzu etmek, bütün ümidini …'e bağlamak, aklına koymak, kararlı

set one's house in order

toparlanmak Fiil

set one's house in order

evine çekidüzen vermek Fiil

set one's house in order

reformlar yapmak Fiil

set one's life on a chance

hayatını tehlikeye atmak Fiil

set one's life on a chance

hayatını bir şansa bağlamak Fiil

set one's mind (on something)

(bir şeyi) aklına koymak, çok arzu etmek.

set one's name to a document

bir belgeyi imzalamak Fiil

set one's seal

mührünü basmak.

set one's seal to

onaylamak Fiil

set one's seal to

izin vermek Fiil

set one's sights on

bir şeyi amaçlamak Fiil

set one's sights on

göz koymak Fiil

set one's sights on

hedeflemek Fiil

set one's signature

imzasını atmak Fiil

set one's teeth

dişini sıkmak.
It set my teeth on edge: Dişlerimi kamaştırdı.

set one's teeth on edge

kamaştırmak Fiil

set one's trust in sb

birine güvenmek Fiil

set one's watch by the time signal on the radio

saatini radyodaki saat ayarı sinyaline göre ayarlamak Fiil

set one's watch right

saati ayarlamak Fiil

set one's wits to

bütün zihnini bir şey üzerinde toplamak Fiil

set up one's abode

mesleğini kurmak Fiil

Set your clocks ahead one hour.

Saatlerinizi bir saat ileri alın.

Set your clocks back one hour.

Saatlerinizi bir saat geri alın.